DEMİRHAN
Hukuk & Danışmanlık
Zina (aldatma), eşlerden birinin evlilik birliği süresince üçüncü bir kişiyle, bilerek ve isteyerek cinsel ilişkiye girmesi anlamına gelir. Zina, kusura dayalı, mutlak ve özel bir boşanma sebebidir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre zinanın boşanma sebebi olması için gerek kadının gerekse kocanın üçüncü kişiyle bir defa evlilik dışı cinsel birliktelik yaşaması yeterlidir. Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir (TMK m. 161/1).
Zina sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için zina fiilinin evlilik süreci dâhilinde işlenmesi gerekir. Eşlerden birinin evlilikten önce (nişanlılık, söz vb.) başka bir kimseyle cinsel ilişkiye girmesi ve bu durumun evlendikten sonra, evlilik sırasında ortaya çıkması hâlinde zina sebebine dayalı boşanma davası açılamaz; bu durum aldatılan eşe zina nedeniyle boşanma davası açma hakkı vermez. Eşlerin birbirine karşı sadakat yükümlülüğü boşanma davası süresi boyunca da devam eder. Yani eşler, boşanma davası devam ederken başka kişilerle cinsel ilişkiye giremez. Eşlerden birinin boşanma davasının devamı sırasında başka bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesi zina olarak kabul edilir. Ayrıca hâkimin, taraflar arasında barışma ihtimali gördüğü durumlarda verdiği ayrılık kararı olsa bile sadakat yükümlülüğü devam eder.
Yargıtay 2. HD, E. 2015/12354, K. 2015/15304, T. 09.09.2015: Davalı-birleşen davacı erkek, zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı olarak boşanma davası açmış; mahkemece tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına karar verilmiştir.
Zinanın var olabilmesi için evli eş, üçüncü bir kişiyle cinsel ilişki yaşamış olmalıdır. Karşı cinsle flört, öpüşme veya okşama gibi diğer fiziksel temaslar zina olarak değerlendirilemez; ancak genel boşanma sebepleri kapsamında değerlendirilebilir. Kişinin rızası dışında meydana gelen taciz, tecavüz vb. hallerde eşin kusuru bulunmadığından diğer tarafa zinaya dayanarak boşanma davası açma hakkı doğmaz.
Zina fiilinin sadece karşı cinsle işlenip işlenemeyeceği doktrinde tartışmalıdır. Bazı yazarlar, zinadan söz edilebilmesi için cinsiyetlerin farklı olması gerektiğini savunmuştur (Helvacı ve Erlüle, 2021:170; Velidedeoğlu, 1965:168). Bu görüşe göre eşlerden biri kendi cinsiyle cinsel ilişkiye girerse haysiyetsiz hayat sürme veya evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebepleriyle boşanma davası açılabilir (Öztan, 2015:647; Dural ve diğ., 2019:106). Türk Medeni Kanunu (TMK m. 161) zinayı “eşlerden birinin, diğer eşten başka biriyle cinsel ilişkide bulunması” olarak tanımlar ve cinsiyet belirtmez. (Kaynakça: DergiPark)
Zina, kusura dayalı mutlak ve özel bir boşanma sebebidir ve aldatılan eşin, aldatan eşin işlediği zina fiilini affetmesi dava açma hakkını ortadan kaldırır. Affetme sözlü, yazılı veya zımni olabilir. Örneğin aldatılan eşin, aldatan eşe “seni unutamadım, tekrar deneyelim, seni arzuluyorum” gibi ifadeleri kullanması zımni af sayılabilir.
İzmir BAM, 2. HD, E. 2018/3172, K. 2019/1775, T. 03.12.2019: Davacı kadının, davalının başka bir kadınla ilişkisini öğrenmesinden sonra davalının davacıya ev satın aldığı ve tarafların 01/12/2015–31/01/2016 tarihleri arasında yurt dışına tatile gittikleri; bu suretle af gerçekleştiği, aftan sonra zinanın devam ettiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle zina sebebine dayalı davanın reddine karar verilmiştir. Buna rağmen evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına ilişkin koşullar oluştuğundan TMK 166/1 uyarınca boşanmaya hükmedilmiştir.
Yargıtay 2. HD, K. 2010/18684: Dava münhasıran zina sebebine dayanmaktadır. Davacının, eşinin başka bir kadınla ilişkisine dair görüntü kayıtlarını içeren CD’yi dava tarihinden dört yıl önce elde ettiği anlaşılmaktadır. Bu olaydan sonra evlilik birliği devam etmiştir. İlişkinin devam ettiğine ilişkin delil bulunmamaktadır. Bu olaya rağmen birliğin devam etmiş olması af niteliğindedir. Affeden tarafın zina sebebiyle dava hakkı yoktur.
Türk Medeni Kanunu’na göre: “Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.” (TMK m. 161/2)
Yargıtay 2. HD, E. 2016/24121, K. 2018/10320, T. 01.10.2018: Davalı-davacı kadının zinaya dayalı davası, TMK 161’deki hak düşürücü 6 aylık sürede açılmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
Yargıtay 2. HD, E. 2013/14457, K. 2013/27393, T. 25.11.2013: “Davacı koca tarafından zina sebebine dayalı olarak açılan boşanma davası, mahkemece davacının zinayı öğrenmesinin üzerinden altı ay geçtiği için reddedilmiştir. Toplanan delillerle davalı kadının bir başka erkekle hâlen yaşadığı zina eyleminin devam ettiği anlaşılmaktadır. Zina eylemi devam ettiğine göre hak düşürücü süre eylemin sona ermesinden itibaren başlayacağından geçmiş sayılmaz…”